Şeker ve Ciltte Sarkma

“Şekeri ne kadar az tüketirseniz cildinizde o kadar az birikir”: 1945 yılında yayınlandıktan sonra çok uzun yıllar kimsenin dikkatini çekmeden,bilimsel bir derginin sararan yapraklarında kalan bir çalışmadan çıkan bu sonuç, günümüzde beslenme ve cilt sağlığı arasındaki ilişki araştırmalarının atası niteliğinde (1).

Basit karbonhidratlar (şeker, şekerlemeler, soslar, hazır şekerli içecekler, pasta, börek-çörek) kan şekerini en hızlı yükselten besin grubu. Bugün obezite, kalp hastalıkları hatta kanser gibi pek çok hastalığın kökeninde yatan insülin direncinin yani hücrelerimizin insülin hormonuna karşı duyarsızlaşmasının en önemli nedeni olduğunu çok iyi biliyoruz. İnsülin direnci bunu vücutta “enflamasyon” adı verilen yangını başlatarak yapıyor. Bu yangından nasibini alan derimiz de doğal yaşlanmanın hızlanmasıyla insülin direnci yap-bozundaki yerini alıyor.

Şekerin bir başka zararı da hücrelere bağlanıp onları fonksiyonlarını yapamaz hale getirmesi. Bu sürece “glikasyon” adı veriliyor”. Doğal olarak metabolizmada gerçekleşen bu olay, yüksek şeker tüketimiyle vücudun başa çıkabileceğinin üstüne çıkıyor. Glikasyon, cildimizin sıkılığından sorumlu olan kollajen liflerini sertleştiriyor ve işlevlerini yerine getiremez hale sokuyor; sarkma ve kırışıklıklar baş gösteriyor.

Çözüm: Basit karbonhidratlardan uzak, tam tahılları, baklagilleri, zeytinyağını, sebzeleri ve kararında meyveyi (fazlası şeker yükü) içeren bir Akdeniz Diyeti.

1. Arch Derm Syphilol. 1945Nov-Dec;52:301-16. Carbohydrate metabolism and the skin. URBACH E, LENTZ JW.