Stres cevabı, ilk insanın hayatta kalabilmesi için önemli ve gerekli bir mekanizmaydı. Plazalara sıkışıp kalan, trafikte saatler harcayan, sürekli bitmeyen hedefler peşinde koşup, epostalar ve akıllı telefonlara düşen mesajlar tarafından kovalanan şehir insanları içinse stres cevabının başka sonuçları oluyor.
Stres cevabı, ilk insanın hayatta kalabilmesi için önemli ve gerekli bir mekanizmaydı. Ormanda yırtıcı bir hayvanla karşılaşan ilk insanı düşünelim… Tehlikeyi fark ettiği anda, beyni bunu algılıyor ve tüm vücuduna alarm gönderiyor.
Sinirler ve hormonal sinyaller yoluyla böbrek üstü bezi uyarılıyor ve “savaş ya da kaç” cevabı için gerekli iki önemli hormon salgılanıyor: “Adrenalin” ve “kortizol”. Adrenalin kalp hızını ve kan basıncını artırıyor, enerji desteği veriyor. Kortizol kan dolaşımındaki şekeri artırarak beyinin şekeri kullanabilmesini sağlıyor ve doku onarımı için destek oluyor. Kaç ya da savaş durumunda kısa süreli pik yapması immüniteyi (bağışıklığı) artırıyor, sindirim sistemini ve büyüme sürecini baskılıyor. Tehlike ortadan kalktığındaysa bu hormonlar olmaları gereken düzeye dönüyor, organizma normal günlük işleyişine devam ediyor.
Bugün de, karşımıza saldırgan bir köpek çıktığında da, zihinsel, fiziksel ve duygusal baskı adaptasyon gücümüzün üstüne çıktığında da atalarımızın hayatta kalmasını sağlayan aynı mekanizmalar çalışıyor. Stres beynimiz tarafından algılanıyor ve stres hormonları adrenalin ve kortizol salınıyor. Bu hormonların amacı psikolojik ve davranışsal değişiklikler sağlayarak organizmamızı strese adapte etmek.
Yeşilden uzakta, çoğunlukla plaza ortamında geçen uzun mesai saatleri, trafikte harcanan saatler, sürekli hedefleri tamamlamaya çalışmak, bir yerlere yetişmeye uğraşmak, özel hayata ve aileye ayrılabilen zamanın kısıtlanması kronik stresi modern şehir hayatının bir parçası yapıyor. Bizi sürekli takip eden ve peşimizi hiç bırakmayan bir köpek gibi, kendimizi sürekli atak altında hissetmemize, savaş ya da kaç modunun sürekli açık olmasına yol açıyor. Adrenalin ve kortizol düzeyimiz düşüp normal konuma geçemiyoruz. Stres cevabının aşırı olması psikolojimizi olumsuz etkiliyor, kardiyovasküler hastalıklar, migren, epilepsi gibi pek çok hastalığın ortaya çıkışına yol açıyor. Alerjik hastalıklar alevleniyor. Enflamasyon artırıyor. Geçmişteki stresli olayları düşünmenin CRP düzeyini artırdığıyla ilgili bir çalışma var. Kısa süren ve sonlanan bir stres cevabı bağışıklığı arttırırken hiç sonlanamaması bağışıklığımızı baskılıyor. Barsaklardaki iyi bakterileri azaltıyor, enflamasyonu tetikleyen bakterileri artırıyor.
Telomer kısalmasına yol açarak doğal yaşlanma sürecini hızlandırabiliyor.
Büyük şehirlerde yaşayanların beyinlerinde amigdala bölgelerinin küçük şehirlerde yaşayanlardan daha aktif, kırsal kesimde yaşayanlardan çok daha aktif olduğu gösterilmiş. Aktif bir amigdala beyinin stres yanıtıyla ilişkili. Şehir insanının beyni stresle başa çıkmada daha başarısız. Bir başka çalışmada da şehirlerde yaşayanlarda duygu durum bozukluğu ve anksiyetenin daha yüksek olduğu görülmüş (sırasıyla %39 ve %21 daha yüksek). Modern şehirlerde yaşamak üzere yaratılmamış beyinlerimiz bu durumdan oldukça muzdarip.
Modern şehir insanının peşini bırakmayan saldırgan köpek cilt sağlığını da olumsuz etkiliyor:
1. Cilt stres cevabının, yani stres medyatörlerininhedef organı oluyor.
2. Stres cevabı olarak ortaya çıkan katekolaminlerin cildi yaşlandırdığına dair çalışmalar var. Kollajen ve elastin azalıyor, deri inceliyor.
3. Kronik psikolojik stres, vücudun kendini yeniden dengeye, homeostasise getirme çabası sırasında otonom sinir sitemini, renin anjiyotensin sitemini ve hipotalamo hipofizer aksı uyarır. Bu yolakların kronik uyarılması bağışıklık sistemini bozar, serbest radikalleri ve DNA hasarını artırır.
4. Cilt altında 16 yağ kompartmanı var. Biz yaş aldıkça farklı hızlarda küçülüyorlar. Üst yanaklar ilk etkilenen bölge. Stres cilt altı yağ dokusunu eritebilir.
Stresin yönetimi için:
Modern yaşamın getirdiği stresle başa çıkamadığımızı hissettiğimizde profesyonel destek almak doğru bir karar olabileceği gibi, yoga, meditasyon, nefes egzersizleri ve hafta sonları doğa yürüyüşü kaçamakları da stresi azaltmakta faydalı olabilir.